Geçtiğimiz hafta, Longines’ in konuğu olarak, Kaş’ta gerçekleşen dalış etkinliğinde en yeni HydroConquest modellerini yakından inceleme fırsatı buldum. Derin maviliklere uzanan bu yolculukta Akdeniz’in büyüleyici su altı güzelliği, kolumuzda bizlere eşlik eden Longines’lerle her zamankinden daha çekiciydi.

Serüven Başlıyor

Macera, Salı sabahı, Longines ekibi ve diğer davetlilerle Atatürk Havalimanında buluşmamla başladı. Baştan belirtmem gerekiyor ki, organizasyonu bu denli zevkli kılan unsurlardan biri de kesinlikle bana bu serüvende eşlik eden yüksek enerjili insanlardı. Sayısız rötar ve ardından bol virajlı Kaş yolları elbette keyfimizi kaçıramazdı. Hızlıca geçen birkaç saatin ardından nihayet otellere yerleştik. Kısa bir dinlenme arasından sonra herkes kendini serin sulara bırakmaya hazırdı.

Bilmeyeneler için Kaş, akvaryum berraklığında denizi ve nezih sosyal imkânlarıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden birisi. Bizi bu noktaya çeken detay ise benzersiz su altı güzellikleri ve yaşam alanlarıydı. Haliyle lokasyon seçimi Longines HydroConquest gibi kendi kategorisinde lider bir dalgıç saati için daha güzel olamazdı. Deniz ve güneş ikilisiyle geçen birkaç saatin ardından tüm ekip akşam yemeği için tekrar buluştu ve nihayet beklenen an gelmişti.

Saatlerle Buluşma

Harika bir masa, leziz mezeler, unutulamayacak lezzette deniz ürünleri, yanında elbette milli içkimiz, şahane bir sohbet ortamı ve tabii ki bu macerada bizlere eşlik edecek dört adet Longines HydroConquest. Saatlerle ilk karşılaşmam doğal yaşam ortamlarından, yani denizin derinliklerinden ziyade sahipleriyle beraber daha çok zaman geçireceklerini öngördüğüm karada oldu. Haliyle farklı koşullarda inceleme fırsatı bularak artılarıyla ve eksileriyle tecrübelerimi aktarma şansı yakaladım.

Saatlerden ilki 44mm çapında paslanmaz çelik kasasıyla L3.841.4.56.6 modeliydi. Grubun içindeki en büyük çaplı model olmasından mıdır bilinmez, ihtişamlı görünümüyle gözüme ilk çarpan saat de bu oldu. Paslanmaz çelik yüzeylerin sahip olduğu ince işçilik ve hem polisajla hem de patinajlı yüzeylerin bir arada kullanımının şıklık ve sportiflik arasında kusursuz bir denge kurduğunu belirtmem gerekiyor. Saati bileğime taktığımda ise bir miktar şaşkınlık yaşadım. Her ne kadar teknik özellikler kısmında kasa çapı 44mm olarak gözükse de uzun boynuz tasarımı sebebiyle olduğundan daha büyük bir saat takıyor hissine kapıldım. Bu durum hem artı hem de eksi hanesine yazılabilir. Büyük saat takmayı sevenler yüksek konfor seviyesinden ödün vermeden beklentilerini rahatça karşılayabilirler. Benim gibi daha derli, toplu görünüm sevenler için ise aynı modelin 41mm çapa sahip versiyonu hemen imdadıma yetişti. Masada yer alan, erkek saati kategorisinde bulunan, diğer iki model de 41mm kasaya ve siyah renkli kadrana sahip L3.742.4.56.6 ile aynı modelin lacivert renkli kadranlı versiyonu L3.742.4.96.6’ydı. 41mm çapında kasa ile beni ifade eden saati bulmuştum. Nispeten daha az gösterişli ama aynı oranda etkileyici. Her üç model de alt yüzeyine AR kaplama uygulanmış safir kristal cama sahip. Özellikle dalış saatlerinde yansımayı önleyici kaplamanın yalnızca camın iç kısmına uygulanmasını doğru buluyorum. AR kaplamanın zaman içinde çizilmesi camda hoş olmayan görüntülere sebep olabiliyor. Camın iç kısmı ise dış etkenlere maruz kalmadığından saat her zaman yeni görüntüsünü koruyabiliyor.

L3.841.4.56.6

• L3.742.4.56.6
• L3.742.4.96.6

Bütün modellerin arka kapakları kapalı tasarıma sahipti ve paslanmaz çelikten üretilmişti. Her ne kadar mekanizma güzelliğinden mahrum kalsak da dayanıklılık uğruna tolere edilebilecek bir özellik olduğu kısmında hepimiz hem fikiriz diye düşünüyorum. Neticede 300 metrelik su geçirmezlik değerine sahip modellerden bahsettiğimizin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Üstelik Longines tasarımcıları arka kısma işlediği kanatlı kum saati logosuyla gönül almasını da bilmiş. Saatlerin ön yüzeylerine geri dönecek olursak tek yöne dönebilen dalış skalasına sahip bezelin tok ve sert adımları saatlerin ne denli yüksek işçilikle üretildiğinin bir başka kanıtı niteliğinde. Bu noktada tek eleştirim ise bezel kısmında oldu. Birçok markanın seramik bezele geçmesine rağmen Longines’ in halen daha bakalit bezelde ısrar ediyor olması ufak da olsa hayal kırıklığı yarattı. Her ne kadar kırılganlığı artırsa da seramiğin yıllara meydan okuyan yapısından faydalanmanın daha doğru bir karar olduğunu düşünüyorum.

Kadrana geçtiğimizde HydroConquest modellerine has ikonik 6, 9 ve 12 sayıları yine sportif karakteri pekiştiren unsurlardan biri olarak karşımıza çıktı. İndeks ve kollara bolca serpiştirilmiş Super LumiNOVA ile de karanlıkta saatleri izlemek ayrı bir keyfe dönüştü. İki adet siyah bir adet de lacivert kadranlı model arasından renk seçimi yapmak tamamen kişisel zevk konusu olsa da içinde bulunduğum maviliklere boğulmuş coğrafya sebebiyle lacivert modelin gözüme daha bir hoş göründüğünü itiraf etmeliyim.

Üç modelde de yer alan Longines’e özel ETA tarafından geliştirilen kalibre L619/888 tam bir fiyat/performans canavarı olarak karşımıza çıktı. Saatte 25.200 titreşimlik alışılmışın dışında çalışma frekansı ve oldukça etkileyici 64 saatlik güç rezerviyle göz dolduran otomatik kalibreler, 3 günlük gözlemim sonucunda ortalama 2 saniyelik ileri gitme değeriyle kronometre sertifikasız mekanizmalar için ulaşılması güç performanslara imza attılar. Bu noktada bir başka eleştirim ise tepe ve tepe koruma boynuzlarının tasarımlarıyla ilgiliydi. Küçük çaplı kurma kolu ve keskin kenarlı tepe koruma boynuzları saati kurma ve ayarlama işlemlerini bir nebze zorlaştırdı. Her ne kadar işlevsel açıdan problem yaratmasa da biraz daha tombul tasarlanmış bir kurma kolu bütün sorunu halledebilirdi. Tarih penceresinin beyaz üzerine siyah baskılı yazıları ise hem işlevsel hem de görsel bütünlük için fazlasıyla yeterliydi. Saatlere dair dikkatimi çeken bir diğer nokta da tokalarının ne denli sıkı bir açma ve kapama hissine sahip olduğuydu. Yaylı kilit yerine esneyen metalleri sıkıştırarak kilitleme görevini üstlenen toka neyse ki üç günün sonunda tırnak kırmadan açılabilir hale gelmişti. Tokalarda yer alan bilezik uzatma mekanizmasının hakkını vermek için ise bir geceyi daha atlatmam gerekiyordu. Bileziklerin sahip olduğu sıkılık ve sağlamlık hissi, tıpkı kasanın sahip olduğu detaylar gibi kafamda, kalite algısını artıran unsurlara birer birer eklendi.

Longines ekibi üç erkek dalış modeline ilaveten bir de kadınlara özel tasarlanan HydroConquest L3.340.3.96.7’yi beğenimize sundu. 34mm çapında paslanmaz çelik ve sarı altın renkli PVD kaplama model lacivert kadranıyla gecenin bir diğer yıldızıydı. Diğer üç erkek modelinden farklı olarak otomatik değil Quartz kalibre L156 ile hayat bulan modelin diğer teknik yeterlikleri ise tamamen eksiksizdi. Dalış kıyafeti için uzatma parçalı bilezikten 300 metre su geçirmezliğe, iç kısımdan AR kaplamalı safir kristal camdan, tek yöne dönebilen dalış skalalı bezele ve ışıl ışıl Super LumiNOVA fosfora dek bir dalgıcın ihtiyaç duyabileceği bütün gereksinimlerini karşılayan model o gece şıklıklarıyla göz kamaştıran davetlilerin bileklerinde kusursuz bir aksesuardı.

L3.340.3.96.7

Yemekler yendi, saatler kutularına geri konuldu, şehir merkezinde yapılan ufak bir yürüyüşten sonra otellere doğru yola koyulduk. Yarın büyük günde daha zinde, daha dikkatli olmamız gerekiyordu. Engin denizler bizleri bekliyordu.